Fenerbahçe Profesyonel Futbol Takımımızın Kaptanı Alex de Souza, FB TV'de Fatih Demirkol'un konuğu oldu. Kaptan Köşkü programında ilk yarının ve yeni yılın değerlendirmesini yapan Alex, kendisi hakkında merak edilenleri de FB TV'ye anlattı.
Kaptanımız Alex de Souza, sezonun ilk yarısında Fenerbahçe'nin performansı ile ilgili olarak, "Baktığımızda ilk yarının bitmesine bir maç daha var. Şu andaki durumumuzu olumlu dolarak değerlendirebiliriz. Resmi olarak ilk yarının bitmesi için bir maç daha var. Ligin ilk yarısını, son maçdan da galip ayrılarak, bitirebileceğimiz en iyi yerde bitirmek istiyoruz."
Alex, Turkcell Süper Ligi sezon başından bu yana ise şöyle değerlendirdi:
"Ligi baştan beri değerlendirmek gerekirse, ilk başlarda yeni bir teknik direktör, yeni bir futbol anlayışı, antrenmanlarda yeni bir çalışma düzeni ortaya çıktı. Bunun için takımın geçirmesi gereken bir adaptasyon süreci vardı. Bu süreç ligin başlangıcına denk geldi ve biz de bu nedenle puanlar kaybettik. Zico ile olandan tamamen farklı bir çalışma düzeninin ardından, sonrasında da gelen tamamen farklı bir teknik anlayış vardı. İki teknik direktörün çalışma farkları da ister istemez oynanan oyuna ve futbolcuya yansıyor. Bu bakımdan da bunun zorluklarını çektik. Ama zaman geçtikçe, herkes Luis Aragones'in oyun anlayışını benimsedikçe, yeni düzene uyum sağlamaya başlayınca sonuçlar da beraberinde gelmeye başladı. Ligin ilk yarısının sonlarına geldiğimizde görüyoruz ki; Fenerbahçe şampiyonluk yarışında diğer takımlarla başa baş bir mücadele sergiliyor."
Deplasmanlarda yaşadığımız puan kayıplarıyla ilgili olarak ise kaptanımız "Mantalite farkı olarak söyleyebiliriz. Kendi evimizde oynadığımız maçlarda düzenli güzel futbol oynuyoruz. Ancak deplasmanda bir düzenliliğimiz ve istikrarımız yok. Bunu bundan önceki senelerde bir nebze de olsa başarabiliyorduk. Ancak bu yıl geride kaldık. Bu mantalite ve futbolcuların biraz suçu. Kafamızı biraz düzeltmemiz gerekiyor. Bana göre deplasmanlarda alamadığımız sonuçlar nedeniyle şu anda var olan düzensiz görüntü oluşuyor olabilir. Biz futbolculara biraz daha görev düşüyor" diye konuştu.
Deplasmanlarda yaşanan bu puan kayıplarının nedeninin sorulması üzerine ise Alex, "Aslında bu sorunun cevabını hala arıyoruz. Bunun cevabını henüz bulamadık. Deplasmanlarda istediğimiz oyunu sergileyemiyor, rakibimize belirli bir üstünlük kuramıyoruz. Güçlü rakiplerimize karşı değil, bunu herhangi bir takıma karşı deplasmanda oynadığımız oyunlarda da yaşıyoruz. Bu belki bir öz eleştiri olacak ama, kendi üstünlüğümüzü saha içine koyamadık. Özellikle bu sene başından beri oynanan maçlarda. Denizlispor maçının ikinci yarısını saymazsak, maçlarda saha içindeki üstünlüğümüzü rakip takıma karşı deplasmanda kuramadık. Bunun nedenini biz hala arıyoruz. Ama bunu aşmamız gerekiyor" şeklinde konuştu.
Alex, ligde şampiyonluğun deplasman maçlarında alınacak puanlarla gerçekleşeceğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Benim görüşüme göre deplasmanda daha fazla puan alan takım mutlu sona ulaşacaktır. Şampiyonluğa oynayan takımlar zaten kendi sahalarında oynadıkları maçlarda belli bir galibiyet ve puan ortalaması yakalarlar. Deplasmanlarda aldıkları puanlar ne kadar fazlaysa, şampiyonluğa ulaşma şansları da o kadar fazla olur diye düşünüyorum. Ne kadar sıkıntılı olsa ki; ikinci yarı birinci yarından deplasman şartları bakımından daha sıkıntılı olacaktır, bundan sonra ligde şampiyonluğa yarışan takımlardan, deplasmanda daha çok puan toplayan takım şampiyon olacak."
İkinci yarıda deplasman maçlarının çok olmasının bir avantaj mı yoksa dezavantaj mı olacağı ile ilgili bir soruya ise Alex, "Ben avantaj ya da dezavantaj olduğunu düşünmüyorum. Fikstürün iyi olup olmayacağını belirleyen takımdır. Bizim ilk yarıya baktığımızda, deplasmanda kazanabileceğimiz, öne geçtiğimiz ama kazanamadığımız maçlar oldu. Tek puan kaybımızı kendi evimizde Kayserispor karşısında yaptık. Baktığımızda kendi evimizde kayıp yapmadığımız ve deplasmanda da elimize geçen fırsatları değerlendirdiğimiz sürece fikstür bizim için avantajlı olacaktır. Bana göre avantaj ya da dezavantaj yoktur. Fikstürü takımlar belirler" şeklinde konuştu.
Alex, Türkiye'de oynadığı süre boyunca Anadolu kulüplerinin büyük bir yükseliş kaydettiğini belirterek, "Ben geldiğimden beri Türkiye Ligi'nin seviyesi her geçen gün daha da artıyor. Bizim ufak diye tabir ettiğimiz Anadolu takımları da iyi futbolcular alarak, futbolcularını iyi yetiştirip, iyi yönetimlerle üstteki takımlara yaklaştıklarını söyleyebiliriz. Bu anlamda seviye sürekli artıyor. Bu da şampiyonluğa sürekli bir şekilde aday olmaya alışmış takımların sezon içinde zorlanmasına neden oluyor. Bu yüzden de benim baktığımda, daha ufak olarak görünen takımlar iyi bir şekilde güçleniyorlar diyebiliriz. Bu da ülke futbolunun kalitesini yükseltiyor."
Bu yılki oyun anlayışımızı değerlendiren Alex, "Geçen yıllarda skor dezavantajıyla son dakikalara girdiğimizde, topu daha fazla ileriye doğru çıkartıp rakibin hatası üzerine oynadığımızda, bir defans hatası ya da dönen bir topu aldığımızda, bir hatadan dolayı ya da kendi yaratıcılığımız nedeniyle pozisyonlar bulabiliyorduk. Bu sene anlayışımız daha farklı.. Oyunun her hangi bir dakikasında top bizde olsun, topu çevirelim, pas yapalım, bir şekilde rakibin açığını buluruz mantığı var bizim bu yılki oyun sistemimizde. " diye konuştu.
'Güiza'nın pozisyonlarda yalnız kaldığını düşünüyor musun' sorusuna ise Alex, "Ben açıkçası yalnız kaldığını düşünmüyorum. Gerek kanatlardaki oyuncular olsun, gerekse arkadan ona destek veren oyuncular ve tabii ki biz elimizden geleni yapıyoruz. Bazılarını değerlendirebiliyor bazılarını değerlendiremiyor ki; bu futbol içinde gayet doğaldır. Ben yalnız kaldığı görüşüne katılmıyorum" diye konuştu.
'Derbi maçlarda gösterdiğimiz performansı diğer maçlarda gösteremiyoruz bunun sebebi sence nedir?' şeklinde ki soruya Alex "Ben soruya farklı bir şekilde yaklaşacağım. Bence maçların zorluklarının motivasyona göre değiştiğini düşünmüyorum. Büyük takımlara karşı küçük takımlara karşı motivasyonumuz değişiyor. Skorlar da buna göre değişiyor diyemeyiz. Bizim sıkıntımız Kadıköy'de oynadığımız ve Kadıköy'de oynamadığımız maçlar… Kaldı ki Kadıköy'de oynadığımız maçlara baktığımızda bir tek Kayserispor'a karşı kaybettik. Diğer takımlara baktığımızda motivasyonumuz kötü olsaydı, diğer takımlara karşı da puan kaybedebilirdik ama böyle bir şey yok. Bizim sıkıntımız motivasyonu büyük takımlara karşı sağlayıp küçük takımlara karşı motivasyon sağlayamamak değil. Kadıköy'de ve Kadıköy dışında oynamak olarak adlandırabiliriz. Mesela Galatasaray'a karşı oynadığımız maçlarda Galatasaray Kadıköy'e geliyor kendi futbolunu oynamaya çalışıyor Beşiktaş da aynı şekilde… Ama diğer takımlar hatamız üzerine oynamayı istedikleri için kapanıyorlar ve açıkçası futbol oynamaya gelmiyorlar. Başta kapanmak onlar için daha önemli oluyor. Ama buna rağmen biz istediğimiz sonucu alıyoruz. Kadıköy dışına çıktığımızda o zaman sıkıntı oluyor. Bu bakımdan ben bu kötü gidişi ya da bu yorumunuzu motivasyona değil, Kadıköy'deki ve Kadıköy dışındaki maçlar olarak ayırıyorum" yanıtını verdi.
Türkiye Kupası ile ilgili olarak ise Alex, "İlk maçımızı deplasmanda oynadık ve kazandık. Bundan sonra kendi evimizde oynayacağımız iki maçımız bir de deplasmanda oynayacağımız maçlarımız var. Bu yüzden de bir sonraki maçımız olan Bursaspor maçını kendi evimizde ve kazanmak istiyoruz. Bir şekilde gruplardan çıkışımızı garantilemek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe'nin performansını değerlendiren Alex, "Beklentilerin çok çok altında bir performans sergiledik. Bunun hakkında söylenecek pek bir şey yok. İlk maçlarımızı oynadığımız zamanlar bizim en sıkıntılı zamanlarımıza denk geldi. Bir şekilde de kötü başlayınca böyle devam etti ve söyleyecek pek de bir şey yok" dedi.
Alex 2008 yılında en iyi ve en kötü maçlarımızı, attığı en iyi golü, kendisini etkileyen en iyi golü ise şöyle anlattı:
"Benim görüşüme göre Beşiktaş'a karşı İnönü'de oynadığımız ve 2-1 kazandığımız maç bence en unutamayacağım maçtı. En kötü olarak da her ne kadar iyi oynasak da; hakem hataları ve çeşitli hatalardan dolayı kaybettiğimiz, kupada oynadığımız Galatasaray maçıydı. Benim için yılın en iyi en unutulmaz golü bence Beşiktaş karşısında attığım ikinci gol. O gol öncesinde topu kazandım, Nobre'yle bir çarpışma yaşadım, düştüm kalktım, sonrasında Semih'ten topu aldım, tekrardan pozisyona girip topu ağlara göndermem benim için senenin en iyi golüydü. En anlamlı ve ilginç gollerinden biriydi. Beni en fazla mutlu eden gol Deivid'in Chelsea'ye Kadıköy'de attığı goldü. Chelsea o maçta bizden çok çok daha iyiydi. Maçın özellikle kritik anlarından bir tanesinde Deivid, Maldonado'dan aldığı topu müthiş bir vuruşla gole çevirdi. Çok sevinmiştim."
Alex Noel'i İstanbul'da geçireceğini söyledi ve ekledi:
"Buralarda İstanbul'da olacağım. Akrabalarım ailem Brezilya'dan geliyor. İstanbul soğuğunu ailemle birlikte yaşayacağız."
İstanbul'da yaşamayı çok sevdiğini söyleyen Alex, "Benim Brezilya'daki akrabalarım da bana Brezilyalı değilsin sen İstanbullu oldun diyorlar. Çünkü 10 günlük bir ara var ve ben burada kalmayı tercih ediyorum. Çünkü İstanbul'u çok seviyorum ve İstanbul'un atmosferi beni daha çok mutlu ediyor. Kendimi huzurlu hissediyorum" diye konuştu.
Alex, dünyada beğendiği 3 futbolcuyu da şöyle sıraladı: "İlk olarak Christiana Ronaldo, Messi, Kaka dünyanın en iyi futbolcuları diyebiliriz. Christiana Ronaldo ilk sırada çünkü çok güçlü ve hızlı."
|